Yolculuk buradan başlar. Sessiz patikalara hoş geldin gezgin..
Bana pek çok isimle seslenirler;
Çayır gezgini, yolgezer, düşlerin izinde neşeli bir aylak.
Ama bence;
Bir yanım bu dünyada, diğeri gezer düşlerde Bir elim gökyüzünde, bir elim toprağın kalbinde.
Ne yaptığımı sorarsanız, söyleyeyim şöyle:
Unutulmuş patikalarda yürürüm, gündüz ve gece.
Bazen perilerin terk ettiği çiçeklerin kokusunu takip ederim.
Attığım her adımda uzak çayırlarda unutulmuş bir şarkı yükselir, dinleyene.
Eski ve sessiz bir şey, sisli tepelerin ardında uyanır.
Kadim zeytin ağaçlarıyla güçlü meşeler, eski hikâyeleri yapraklarından fısıldar.
Gezerken toplarım: Tuhaf eşyaları ve onlardan da tuhaf hikâyelerini. Bazen bir taş konuşur, bazen bir kuş benimle.
Karşılaştığım her yaban çiçeğinden bir sır toplarım.
Mevsimler geçerken ardında tarifler, iksirler bırakır;
Bazen bir bilmece, bazen de bir alakarga tüyü sadece..
Toplarım hepsini, bırakmam geride.
Kimi zaman anlatırım, kimi zamansa yalnızca dinlerim çünkü bilirim:
Bazı öyküler gelmez aceleye.
Peki ya çantamda?
Neler yok ki bu dehlizde..?(!)
Haritam yok, yalnızca.. Onu söyleyeyim öncelikle.. :)
Cebimde lavanta kokulu sabun, biraz toprak, birkaç dal ve bir meşe palamudu...
Bazen geçen yıllardan ceplerimin arasında sıkışmış kalmış bir zeytin yaprağı.
Not defterimin sayfalarında bekler kurumuş papatyalar, solmuş yapraklar,
Yarısı hatırlanan yarısı unutulmuş tarifler ve çözülmeyi bekleyen bilmeceler.
Çantamın derinliklerinden lavanta, kekik ve biberiye kokuları yükselir.
Bazen küçük bir şişe içinde bir kelebek kanadı unutulmuş bir büyüyü saklar.
Meşenin anılarından uzun uzun demlenmiş bir mürekkep,
Alakarga tüyünden kalemimin ucunda bekler,
Ve neredeyse her zaman bir bilmece gibi kıvrılan yarım kalmış bir öyküye dönüşmek üzere...
Eğer gerçekten merak ettiysen adımı? Dikkatle dinle:
Ormanın sakin kalbinde, çağlayan bir pınar fısıldar size.
Burası mı? Bir dükkândan fazlasıdır,
Yolunu arayanlara bir soluklanma yeri, haritaları değil, fısıltıları izleyenlere bir durak. Dumanı üstünde tek bir fincan çay ve eski zamanlardan kulağa fısıldanan bir hikâye.
Belki de hiç aradığını bilmediğin bir şeyi bulabileceğin bir yer.
Ayakların seni buraya getirdiyse, belki de yol, sandığından fazlasını biliyordur.
Hoş geldin, gezgin.
Biraz otur. Ocak sıcak,
Ve çaydanlık eski bir ezgi mırıldanıyor...
Telif Hakkı © 2024 Meadow Wanderer - Tüm Hakları Saklıdır.
Size daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunabilmek için kişisel veri politikamız doğrultusunda çerezler kullanıyoruz. Çerezlere ilişkin detaylı bilgiye Çerez Politikası’ndan ulaşabilirsiniz.